Tahsin Bey

Başlıksız, İç Döküntüsü

Bu sefer konusuz geldim, yani aslında konu olarak “iç döküntüsü” denilebilir ama, belirli bir şey yok yani, safi rahatlamak amaçlı geldim. Yazınca rahatlıyorum biraz, napayım.

10 gündür aktif olduğum tüm mecralardan uzak kaldım, kalmam gerektiğini düşündüğümden değil, bir şeyler yazıp çizmek içimden gelmediğinden. Ben, kardeşimi kaybettim. Geçen salı, intihar. Çocukluk arkadaşımdı benim, 1 yaş küçüktü benden. Çocukluğu sokakta geçmiş biri için o yaşta edindiği arkadaşı kardeşi bilir, kardeşi beller. 4 çocuktuk mahallede biz. Aynı sofraya oturur yeri gelir aynı yerde yatardık. Büyüdük, aynı okula gittik. Büyüdük aynı liseye gittik. Büyüdük, aynı sigarayı içtik. Büyüdük, aynı birayı içtik. Büyüdük, aynı dertten içtik. Sonra o çok büyüdü, içti. Ben o kadar büyümedim, korktum, büyüyemedim. Cesaretim yoktu onun kadar, büyüyemedim. Sonra bi’ sabah bi mesaj okudum… Ağlayamıyorum ben, ağlayamıyor oluşum ilk defa bu kadar canımı yaktı. Belki böyle bağıra çağıra vura kıra hıçkıra hıçkıra gerçek bir cesur gibi ağlasam çabuk atardım içimden, ama öyle olmadı. 50 kilo 1,70 adamı bir tabutun içine koymuşlar. 22 yaşında bir adama mezar kazmışlar. Salça ekmek yemiş, mahalle teyzesinin elinden poşetleri kapıp taşımış çocuğun elinde barut kokusu bulmuşlar. Askere giderken arkasından “en büyük asker bizim asker” diye bağırmamız gereken çocuğun arkasından Fatiha okuttular bize. Kimi zaman ailemden kaçıp sığındığım adamın tabutunu taşıdım. Toprağa ben koymadım ama. Koyamadım, elim gitmedi. Diyemedim “kardeşim bundan sonra burdasın, bu beyaz çarşafın dışına çıkmak yok, bu tahtaları aşmak yok, bu topraktan taşmak yok, buradasın, tek başınasın. Yağmur yağacak, en çok sen ıslanacaksın, en çok sen hissedeceksin. Güneş açacak, ilk sen göreceksin. Bundan sonra buradasın, yalnız kalacaksın, hepimiz gideceğiz birazdan, yalnız başına kalacaksın” diyemedim. Günahını, sevabını, cezasını bile bile yaptı adam bunu. Önünde ceketimi iliklemem lazım lan!

Durum buyken kaçacak yer aradım. İçimin acısını anlatabileceğim kelime bulamadım, twit atmadım. İçimdeki cehennemin fotoğrafını çekemedim, instagrama koymadım. Öyle böyle 11 12 günü geçirdik, şimdi biraz daha iyiyim. Durumu atlattım, ya da acısı geçti değil. Acıya alıştım sanırım, vardır daha teknik terimler, doldurursunuz işte oraları da.

Blog Sözlük İzmir Zirvesi’ni yaptık. Çok güzel oldu lan, az da olsa kafam dağıldı. Çok hoşuma gitti, çok güzel insanlar tanıdım, çok güzel sohbet, çok samimi bi’ ortam yakaladık. Gecenin mimarı GingerBread’e teşekkürlerimi buradan da sunmak isterim, her ne kadar ben de moderatör olsam da böyle bir zirve yapma planı aklımdan geçse de medeni cesaretini toplayıp bu topa giren GingerBread ablamız, kıymetlimiss… Katılan tüm arkadaşlara canı gönülden teşekkür ediyorum, telefonla bağlandığımız Sezer reise de katkılarından ötürü teşekkürler. Umarım tekrar düzenlenir böyle bir buluşma aynı ekiple. Yani sadece aynı ekip deyip dışlamak değil, kemik zirve kadrosu olarak ilk zirvemizde olan arkadaşlar olsun, yeni katılımcılara zaten kapımız açık. İki de fotoğraf koyayım şuraya. Ayrıca zirvenin katılımcı hanımlarına tatlış, abilerine patates diyen arkadaş, sensin patates.

blog sözlük izmir zirvesi (sol, en arka @tahsinbey)
blog sözlük izmir zirvesi çikolatası

“Emrah Serbes kitapları okunacak” kuralıma uydum, son kitap Deliduman da bitti. Hatta biteli çok oldu da incelemesini bloga nasıl yazsam diye bi düşünceye dalıp sonrasında üşengeçliğime kurban gittim sanırım. Ali Lidar – Z Raporu kitabına başladım. Ortalarda falanım, sanırım Deliduman’ın incelemesiyle arka arkaya paslarım buraya. Tamamen ayrı ağızlarla yazılan kitapları olmasına rağmen aynı etkiyi yaratabiliyor Emrah Serbes ve Ali Lidar. Ali Lidar’ın hikayeleri biraz daha kısa ama ve ciddi ciddi yaşantısını anlatıyor herif. Belki Emrah Serbes de öyledir de hikayesini farklı karakterler üzerinden anlatıyordur ama Ali Lidar direkt “bu benim hikayem” diyor (ya demiyorsa? ya bu emin olamama huyum beni benden edecek bigün amk).

Kapanış faslına geçeyim ufaktan. Konudan konuya atladığımı farkındayım, bugün de böyle olsun. Hatta bundan sonra da böyle olabilmesi için bu tip derleme yazıları tek başlıkta toparlayayım ben. Bu seferkinin ismi böyle olsun da bundan sonrakiler için isim önerisi alabilirim. Son olarak, çok sevdiğiniz kimseye küsmeyin, kimseye sırt çevirmeyin. Size ihtiyacı olabilir ve yardım isteyemediğinden onu görmeniz gerekiyor olabilir. Sonra tabutunu omzunuzda taşırsınız, zorunuza gider.

Hadi eyvallah.

Exit mobile version