İzledim: Limonata (2015)
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi ayda en az 2 film izlemek istiyorum bu yıl, bu yılın ilk filmi uzun zamandır aklımda olan Limonata.
Bu film her yerde karşıma çıkmaya başlamıştı aklıma düşene kadar. Ekşi Şeyler’de “Az kişinin bildiği muhteşem Türk filmleri” başlığında, ondan önce Sen Aydınlatırsın Geceyi filminin incelemesine gelen yorumdaki öneri.. Hepsinden önce Ali Atay’ın yönettiğini ve Serkan Keskin’in oynuyor olduğunu öğrenince “tamam” dedim, “izlenecek”.
Peki 2015 filmi neden 2017’de? Ya şimdi lanet olası bi yapım var, nasıl tanımlanır bilmiyorum örnek vermek en makulü şuan. Gerçekten efsane olduğuna inandığım dizileri, filmleri izlemeye kıyamıyorum, erteleye erteleye bi’ hal oluyorum sonra da. Kitaplar için de aynı şekilde. Gerçekten çok güzel olduğuna inandığım ne varsa izlemek, okumak vs. için sürekli erteliyorum. Neyse, konumuza dönelim.
Limonata Özet
Ölüm döşeğinde olan bir babamız var. Oğlu Sakip’i yanına çağırır ve son nefesini vermeden evvel kimsenin bilmediği oğlu Selim’i görmek ister. Babasının son isteği olduğundan Bulgaristan’dan yola çıkar Sakip, İstanbul’a. Elinde sadece bir kahvehane sahibinin adı ve eski adresi varken adresteki muhite gider ve 166 tane cami gezip bir o kadar da namaz kılar. Ertesi gün bi şekilde Selim’i bulur. Selim direnir, babasını görmeye gitmek istemez. Sakip, çaresiz kaldığından Selim’in takımının şampiyonluğu sonrası kaçırır Selim’i.
Film benim için gerçekten efsane. Çok samimi diyaloglara sahip. Selim’in yerinde ettiği şiir gibi küfürler, verdiği efsane tepkiler, Sakip’in konuşmaları, Sakip’in aco’sunun kızdığı anlarda sövmek yerine “eşek!” demesi.. Düğündeki efsane takılardan olan 2 araba lastiği.. Selim’in “ne işim var lan benim çingene düğününde!” çıkışından sonra elinde birayla oynamaya kalkması. Çalınan araba lastiklerinin Sakip’in arabasına uymayışından ötürü aracın sağa çekmesi..
Filmin akışı gayet iyi. Hatta öyle güzel oyunculuğa sahip ki filmi gerçekten yaşıyorlarmış da dışarıdan birileri kameraya almış gibi. Klişe Türk dizilerinden, sinemalarından sıkılanlar için yılda 2 3 defa izlenebilecek bir yol filmi yapmışlar. Yol filmi dediysem; bu filmi bi kategoriye sokmak zor aslında. Komedi desen değil, dram desen ı-ıh. Güzel film da işte.
Filmleri bundan sonra detaylı puanlandırmak istemiyorum, genel olarak puanım: 8,4/10
Yönetmeni Ali Atay, senaryoyu Ertan Saban’la birlikte yazmışlar. Güzel bi yol hikayesi. Film, yapımcı şirketin youtube kanalında mevcut. Filmi buraya tıklayarak yapım şirketinin youtube kanalından izleyebilirsiniz. Ben fragmanı buraya bırakıyorum. İyi seyirler.
2 defa izledim gerçekten müthiş bir film :)
Benim de birde kalmayacak muhtemelen, 2 3 defa daha izlerim gibi geliyor :)
Bence isminden dolayı kaybedilmiş bir film. Televizyonda izlerken ne kadar güzel bir film olduğunu anladım. İzlemeyenler de mutlaka izlemeli.
İsminin duvar yazısında geçiyor oluşundan başka bi numarası var mı ben de çözmüş değilim yalnız.
Ben izlerken oldukça keyif almıştım. Güzel filmdir vesselam.
Ali Atay, Onur Ünlü, Burak Aksak vs. gibi Leyla ile Mecnun adamlarının işleri gerçekten iyi, keşke daha fazla üretseler.
Sırf ismi yüzünden izlememiştim. Anlamsız gelmişti. Ama listeye ekledim kanka. İzleyecem ben de :)
İsmiyle filmi karşılaştırınca arada bir duvar yazısından başka alaka yok ama, belki de biz çözemiyoruzdur, bilemedim. İzle kanka :)
iki kardeşin filmi gayet güzel bir yapım olmuş.
Filmin senaryosu yazılmadan önce hikâyesi hakkında bilgi sahibi olan üç beş kişiden biriyim. Ellerindeki kısıtlı imkânları kullanarak iyi iş çıkardıklarını düşünüyorum. Beni asıl duygulandıran filmin sonundaki ithaf yazısı olmuştur ki, yüreğimin tam orta yerine işlemiştir. Ali henüzLise yıllarındayken kaybettiğimiz babasına ithaf ediyordu çektiği ilk filmi. Oscar dahi alsa kıymeti bu denli olurdu bizim için. Mezarlık sahnesi de gerçek bir olayın tam olarak yansıtılamayan küçük bir bölümüdür sadece.
Ümit ediyorum ve diliyorum ki birçoklarının bilmediği yüzü ve yüreğiyle çok güzel işlere imza atacaktır ilerleyen zamanda.
Sevgiyle, mutlulukla kalın. Teşekkürler…
Filmin tam olarak hikayesini bilmiyorum ama çekim aşamalarıyla alakalı bir konuşmasını dinlemiştim, sanırım yine de sizin kadar fikir sahibi değilim. Devamının gelmesi için bekledikleri reaksiyonun daha da fazlasını almışlardır umarım ki bu tip filmleri daha çok görmek isterim. İtirazım Var’ı mesela hala izlemeye kıyamadım. Sadece vaaz sahnesini açıp dinleyip kapatıyorum. İzlemek için de neyi bekliyosam…
Dediğim gibi, umarım yeni filmler çekerler de kaliteli hikayeler izleriz.
Sevgiler :)