Tahsin “Bey”in Hikayesi

Tahsin “Bey”in Hikayesi

Kahve Arası19 Şubat 201723 Yorum

Bu “bey” ekini her yerde görmeye başladığımdan ve insanların “abi baksana bi, bu beyli site açmış?” mesajlarından ötürü yazmak istedim. Belki de her yerde zaten vardı da bende de var olduğu için daha çok dikkat etmeye başladım, bilmiyorum. Her neyse, neticede bu ekle siteler açılıyor, kimisi gördüğünden açıyor, kimisi yakıştırdığından, kimisinin de benim gibi farklı hikayesi var, bilemezsin. Ben, kendi hikayemi anlatmak istedim biraz. Sanırım bu konuyu yazmak istemem artık blogu gerçekten kişisel blog haline getirmek istememden de kaynaklanıyor gibi. Bu defa konudan sapmıcam.

Nerden geliyor bu Bey?

Sitedeki “bey” eki, bolkafeinde de burada da siteyi aktif ettiğim ilk yazıda belirttiğim gibi twitterdaki ismimden kaynaklı ama kendime kondurmaya (kondurmaya mı denir? yakıştırmaya da olabilir ama tam yakıştırmak da değil) başladığım olay farklı.

23 yaşındayım, 2 üniversite okuyorum, yaklaşık 13 14 yıldır kendimi geçindirmeye çalışıyorum. Gerek sömestr tatillerinde, gerek yaz tatillerinde, gerekse okurken cumartesi/pazar günleri çalıştım hep.

Çalışma sebebim yokluktan değil, babamlar köyün ağasıymış, zenginiz olm. İş hayatını küçük yaşta göreyim, ekmek nasıl kazanılır bileyim, iş hayatına erken atılayım ya da ileride(ne kadar ilerisi bilemiyorum) rahat edeyim diye mahallede arkadaşlarım bilye yuvarlar, taso çevirirken ben işten yorgun argın eve dönüyor oluyordum ve bir bilye yuvarlamaya halim kalmıyordu çoğu zaman. Bunları acındırmak için söylemiyorum olm, tamam o zamanlar çalışıyor olmak koyuyordu tabi sokakta oynayan arkadaşlarını gördükçe ama şimdi öyle bir derdim yok.

Bu arada 11 yıl önce falan çalışmaya başladığım ofiste devam ediyorum hala. Hala katlanıyorlar bana lan. Onlar benden, ben onlardan memnunken haliyle kurulu düzeni bozup yeni heyecanlar aramaya kalkmadım. Boş geçmedi o kadar yılım, sadece ofis işlerini yapmadım. Tek sayılık bir dergi çıkardım, ilkti benim için. Gündem olabilecek etkinlikler yaptık, gazetelere çıktık. Toplantılara katıldık vs. vs. bir sürü iş ama bunların hiçbiri ofisin işleriyle alakalı işler değil, tamamen sosyal sorumluluk gibi düşünülebilecek işler ve tamamen iş dışında olmasına rağmen tüm ofisin destek verdiği işlerdi. Söylediğim gibi, boş geçmedi onca yıl.

Bunca şey oldu, o kadar yıl geçti, ben kendime bir şeyler katarak yoluma devam ettim, söylenenleri yapabildiğimce kulak ardı etmeye çalıştım. Bak şu gerçekten var, bir insanı en derinden yaralayan en yakınıdır. Hiç alakasız bir masada keyfimiz yerinde muhabbetimizi yaparken konu birden iş meselelerine geldi birkaç yıl evvel. Yaptığım işi ve ekstradan yürütmeye çalıştığım projeleri anlatırken birden çok tanıdık bir sesten duydum yıkıcı cümleyi.

Aslında bi bok olamamışım gibi hissettim o an. Bunca yıldır bir insan evladının bile bana “Tahsin Bey” demeyişi bana koymamıştı o lafa kadar. Olm o kadar yaşantı, o kadar bilgi, o kadar koşuşturmaca bi anda gözümün önünden geçti tüm detaylarına kadar ve bir insan evladından o “Tahsin Bey”i duyamamış olmak sanki bi’ hamam böceği silüetine bürünmüştü de kocaman olmuştu(hamam böceklerinden nefret ederim, öldüremem bile, görmeye tahammülüm yok) karşımda. Sanki o güne kadar bir gram saygıyı haketmemişim, bir gram saygı görmemişim, dünyaya en ufak katkısı olmayan zararlı atık maddeymişim gibi hissetmiştim. Çok mu mühimdi bu amk “Bey” eki? Adımın yanına çok mu yakışıyor? Ten rengimle mi çok uyumlu?

Seni bir defa tanımış insanlardaki profilini değiştiremezsin öyle hemen, epey zaman alır bu. O günden sonra tanıştığım insanlardan duymak istedim o “Tahsin Bey”i. Beceremediğimi görünce de kolayına kaçtım işin. Adımın yanına insanların koymasını beklemekten sıkılıp kendim koydum Bey’i. Bi’ yıkıcı cümleye verdiğim en saçma reaksiyondu bu insanlardan bu bey lafını duymaya çalışmak ama kendimce benden bi bok olmayacağını, her şeyin kolayına kaçtığımı ve buna devam edeceğimi düşündüğümden kendime verdiğim bi mesajdı bu. Yani şöyle açıklayayım, kendi kendime yaptığım bir laf sokma, bir aşağılama, bir sübliminal mesaj bu bey.

Bu olayın bendeki yüzünü yazdım. Egoist gibi olacak biraz, en sevmedim şey ama benden görüp de “bey” ekini internet üzerinde kullanmaya çalışan arkadaşlara;

Bu benim kendime gösterdiğim direniş, kendime verdiğim bir mesaj, kendime ettiğim bir küfür, kendime ettiğim bir hakaret. İşin iç yüzü bu, hala kullanmak isteyen varsa inan lafım yok, buyursun kullansın. Kullansın ama hikayesini de bilsin istedim.

Sürç-i lisan ettiysek affola, eyvallah.

“Tahsin “Bey”in Hikayesi” için 23 yanıt

  1. Hikayesi olan herşey daha bir anlamı geliyor bana. benimde blog ismin çok saçma gibi algılanıyor ama aslında bir hikaye barındırıyor :) Yazın çok içten olmuş. bir çırpıda okudum. Kalemine sağlık.

    • Tahsin S. dedi ki:

      Bir Tutam Karınca bana çok sempatik geliyor aslında abla, yorumun için teşekkür ederim.

  2. Engin ÖNAL dedi ki:

    Hani incir reçelinde dövmeci kız vardı ya soruyordu hikayen var mı dövme için diye tamda yazını okuduktan sonra aklımda o sahne canlandı.Hey gidi hey meslek icabı bizde bey veya hanım kullanılır (otelciyim bu arada).O ekin o kadarda bir manası yok benim gözümde kendim için öyle veya 1-2 kez gördüğüm herkese ismini biliyorsam hemen eklemek zorunda hissettim veya bize Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi nde öyle öğretildi.Düşünmeyi, sorgulamayı bırak daha babasının cebinden aldığı parayla tatile gelen benden küçük çocuklara bile ‘bey’ kelimesini kullandım yıllarca ve halende kullanıyorum.Önemsiz hiçbir vasfı olmayan bir ek kelime bana göre ‘bey’.
    Bolkafein den tahsinbey e geçiş süreci bayağı eğlenceli oldu domain hikayesinide zaten bilenler bilir zaten.Yalan yok senin hesap küçümseme durumuyla bende aldım bir bey sadece gıcıklık olsun. Sevdiğim ve hayatımın 12 senesini verdiğim mesleğimden öğrendiğim binlerce durumdan en komiği ise sokakta görsen yüzüne bakmayacağın insanlara sanki babanın oğluymuş gibi bey demek.
    Çenem çok açıldı benimde senin yazı ile aynı kelime sayısını bulucam tahsin bu gidişle.
    Sıkma sen canını bir bey denemsi önemli değil benim gözümde doğru veya yanlış bilemem. Ama gardaş, kardeş veya dostum, üstadım daha camimi daha candan.
    Yüreğine sağlık

    • Tahsin S. dedi ki:

      Sahneyi benim de aklıma getirdin gidip “Tahsin Bey” dövmesi yaptırıcam diye korkuyorum :) Bu yazı hikayenin temeli. Kim, ne dedi işin o kısmını yazmak istemedim. Kimisine daha saçma gelecekti, kimisine daha anlamlı. Eskisi kadar takıntılı değilim artık “bey” denmesi için uğraşmıyorum :)

  3. Sena Taştepe dedi ki:

    Tahsin Beyefendiciğim. :)
    İnanılmaz samimi, duygu dolu, dolu dolu bir hikaye olmuş efendim.
    Ben sizi ilk okuduğumdan beri çok sevmiştim adınızı (Tahsin Bey). Hatta bu bey kelimesinde vardır bir şey demiştim.
    Yıllar yılı demleniyormuş meğer gönlünüzde.
    İnsan, en yakınlarının verdiği tepkiye en çok seviniyor veya en çok üzülüyor. Sizi konu bakımından farklı olsa da duygu bakımından aynı olan bir durumdan ötürü pek iyi anlıyorum. Elin oğlu gelir belki beklediğinizden çokça ilgi alaka gösterir vesaire ama en yakınınız bir gün açıp okumaz, takdir etmez ne bileyim eleştirmez. İnceden bir sızlar içiniz ama ses etmezsiniz. Öyle…
    Bu Bey kelimesi ile kendinize verdiğiniz mesaja hayran kaldım doğrusu. :)
    Sahi Sevgi ile…

    • Tahsin S. dedi ki:

      Güzel yorumun için teşekkür ederim :)

      Aslında hikaye bende kalsın istedim, başlarda anlatmak istemedim. Yazıda da belirttiğim gibi capslerle birlikte çokça mesaj almaya başladım sanki “bey” kelimesini Türkçe’ye geçirmiş ilk ve tek adammışım gibi. Bu mesajlar yüzünden “acaba benden mi gördüler lan ciddi ciddi” gibi düşünmeye başladım, yazdım sonunda. Hakkaten en başından beri bu “bey” kelimesinde vardı bir şey :) Velhasıl buna sebep olan da en yakınım oldu, atlatamadık :)

      Yorum için tekrardan teşekkür ederim, sevgiler..

  4. Metin Bıyık dedi ki:

    Samimiyete baksana ya. Okurken gözümde canlandırdım toplantıları, konuşmaları. Bey’i de öğrenmiş olduk böylece.

  5. Dünyalı Adam dedi ki:

    Tam bir kişisel yazı olmuş bu sefer :) bu aralar “bey” her yerde kullanılır oldu ama senin hikayen oldukça farklıymış.

    • Tahsin S. dedi ki:

      Eyvallah :) Ya belki onların da vardır bi hikayesi, ya da ciddi ciddi isimlerine çok yakıştığından kullanmak istediler, bilemedim. Ben, benden görüp de kullanmak isteyen varsa diye kendi hikayemi anlattım. Umarım bi düşünürler.

  6. Ahmet Bilmez dedi ki:

    Aşırı samimi bir adamsın Tahsin ağabey, seni tanıdığım ilk gün bir sıcakkanlılık sezmiştim ve bunda yanılmadım.

  7. Yalçın Güler dedi ki:

    Bey kelimesi onca yaşıntı, sıkıntı, stres, hayata tutunma evresinde senin gibi gönlü güzel insana yakışıyor Tahsin ağabey. Boşver onun bunun beyliğini, sen kahveni yudumla ve kendi BEY’liğine odaklan.

    Yaşım 20 bir hafta sonra 21 olacak ama senin yaptığın şeylerin %10u bile yok bende. İşsizlik, sayınlık hiç biri yok. Umarım senin gibi bir ADAM olurum ağabey.

  8. Berkay Taş dedi ki:

    Ben pek bi blog arayışı içinde değilim takip ettiğim 3 4 blog var, ki 1. sırada kimin olduğu belli Tahsin Bey :) Bana şimdiye kadar ne zaman bey dense kendimi bir tuhaf hissederim. Genelde kurumsal yerlerde koca koca adamlar bey derler. Veya bir iş yerinde bey derler bir yerde param varsa bey derler. Ben pek sevmem niye benim amcacım abicim diyeceğim adam bana bey desin ki diye düşündüğüm için, sanki onlardan üstünmüşüm gibi hissetmek istemediğim için ilk başta tahsinbey ismini biraz yabancı buldum kendime. Ta ki hikayesini görene kadar. Olaya kendi gözümden bakmak yerine sevgili abimin gözünden bakmak daha da ısınmamı sağladı. berkayt kadar basit ve anlamsız bir blog ismi değil. TahsinBey kadar anlamlı ve hikayeli bir isim vermişsin bloguna. Ve böylece kişiselliği de biraz daha bloga yerleştirmiş oldun abi :) Neyse gevezelik bastı yine beni, çok daha uzatırdım biliyorsun da okuması sıkmıştır diye bu kadarı kafi diyorum ve kendi bloguma geçiyorum hayırlı bloglar :D

    • Tahsin S. dedi ki:

      Eyvallah Berkay, öyle yüceltilecek bir tarafı yok bu bey hikayesinin, sadece görenler, duyanlar, kullanmak isteyenler için sebebimi anlattım.

      Yorumlarından kat kat uzun kişisel yazılarını bekliyorum bu arada, eyvallah :)

  9. K. K. dedi ki:

    Hani “pardon çıktı çıkalı eşekler çoğaldı” diye bir laf vardı ya..
    Bende diyorum ki; bey’ler çoğaldığından beri adamlar azaldı…
    Kısa, net ve etkili bi yazı olmuş.

    Ben bu aralar bi halt yazamasam da tam 21 başlık klasörün içinde yazılacağı günü bekliyor..
    Yeniden yazacak sağlığı ve zamanı bulana kadar okuma listemdeki blogları takip edip mümkün olduğunca yorum bırakıcam artık… Ne yani napak Taso yorumdamı yapmayalım :(

    • Tahsin S. dedi ki:

      Yayınlamasan da yazman kesinlikle rahatlatacak abi, yazdıkça yazası geliyor insanın, yazdıkça rahatlıyor.
      İstediğin kadar yorum bırak, istersen “çay var gel” de geleyim :)

  10. Mehmet Ferah dedi ki:

    Sevgili Tahsin Bey Kardeşim,
    Evvela ‘Bey’ ile ‘Kardeşim’ lafını yanyana getirince, tuhaf bir durum oluştu daha satırlarıma başlar başlamaz. Sonraki cümle de devrik oldu ya neyse…
    Bey yerine ‘efendi’ kullanılırdı vakti zamanında. Bey yine onun yerinde daha bir alımlı geliyor. Resmiyeti sevmeyen bir yapım olduğu için ben oldum olası haz etmem bu sıfattan. Bu nedenledir ki işyerimdeki konumum itibariyle, yeni işe başlayan arkadaşlarıma ‘Abi’ sıfatıyla hitap etmelerini tavsiye etmişimdir. Tabi o sıfatın hakkını teslim etmek diğerininkine nazaran daha zor olduğu için bazı tavizler vermedim de değil hani. Ama geriye dönüp baktığımda, her ne kadar zor durumda kalmış olsamda hiçbir zaman pişmanlık duymadım bu durumdan. Birçok kardeşimin olduğunu görmek, hele ki meslek hayatımın sonuna yaklaştığım bu dönemde gayet gurur verici. Otuz sene önceden başlayan sağlam dostluklarımın müsebbibi, mesafeleri azaltmaya ‘Bey’ sıfatını ortadan kaldırarak başlamamdır.
    Sözün özü Tahsin kardeşim, beylik, paşalık, ağalık, yücelik safi lafla olmuyor, olamıyor. Kazanılan her bir sıfat, layılkiyle onu temsil edenin hakkıdır.
    Güzel bir konuyu samimiyetle yazıya dökmüşsünüz tebrik ederim.
    Sevgiyle, mutlukla kalın…

    • Tahsin S. dedi ki:

      Güzel yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Bu konuya sebep olay olmadan evvel düşüncelerim tam da sizinki gibiydi, işte yaşanınca da bir dönem takıntı haline geldi bu bende. Sonra sonra aştım ama aşmadan evvel de yazıda da belirttiğim gibi kendi kendime bir mesaj bırakmayı ihmal etmedim. Bu takıntılı hallerimden kurtuldum çok şükür, uzun süredir aradığım “bey” falan değil, sadece samimiyet.

      Ziyaretiniz, ilginiz, yorumlarınız için çok teşekkür ederim tekrardan.
      Sevgiler.

  11. Tahsin Bey:)
    İnanılmaz samimi, duygu dolu, dolu dolu bir hikaye olmuş başarılar….

  12. suncool dedi ki:

    MERHABALAR hitap cümlesi gibi abla abi yerine BEY kullanılması :) yazınız için teşekkürler

  13. sinan dedi ki:

    vay be tahsin beye bak sen. Çok trajik bir hikayesi varmış. Okurken kendimden bir parçalar edindim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir