Benden bana # 4: Mukadderat

Loş ışık, chill beats playlist, kahve, biraz da fındık var, tam blog yazmalık ortam diyip VS Code’dan bir dosya açıp blog yazmaya başlıyoruz. Yine plansız bir ziyaret olacak bu, yani yeni yazı geleceği belliydi aslında da blogsözlükte denizcakmak adında bir yazar, başlığıma entry girmiş, hem unuttuğum entryleri tekrar okuyup mutlu olmama sebep olduğu için, hem de yeni yazı yazma isteğimi perçinlediği için buradan da teşekkür ederim kendisine.

2021’i blog yılı ilan etmiş olmamıza rağmen son blog yazım sevgililer gününde incelenmiş bir netflix dizisi, buradan şunu anlayabiliriz ki; Tahsin’in lafına güven olmaz. Burada anlatıp okurlara tekrar tekrar olumsuzluk aşılamak gibi bir planım yok tabi, ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki buraya yazı yazmaya her geldiğimde beni vazgeçirecek, hatta sadece blog yazmayı değil birçok işimi aksattıracak çok fazla sebebim oldu. Dışarıdan bakıldığında bunlar bahane gibi görülüyordur eminim ama sen de haklısın, ne diyim.

Şu an bu blogu yazmaya oturdum ama artık daha fazla bahane arkasına sığınmak istemediğimden. Her yerden duyurdum burdan tekrar söyleyim, kovid geçirdim, iki doz biontech çipi de taktırdım, tüm tesirleri yaşadım ve hepsi de geçti fakat iki gündür bizzat kovid etkilerini taşıyorum bünyemde. Pozitifken yaşadığım her etkiyi dün öğlen saatlerinden beri taşıyorum, şüphelenip test yaptırdım sonuç negatif çıktı. Grip oldum da ağır mı geçiriyorum, yoksa kovid kalıntıları mı bunları yaşatan, hiçbir şeyi kestiremez oldum. Yataktan çıkamıyorum, adım atmaya mecalim yok, midemde, sırtımda ve böbreklerimde yoğun da bir ağrı var fakat yine de bu blog bitecek Tahsin.

Söylenmelere devam etmeyeceğim, 2021’den ne alacağım demiştim, yılın yarısını geçtik, ne aldıklarıma bi bakalım isterim, boş geçmedim yani blog yazmadıysak hedeflerin de bir kısmını gerçekleştirdim bu süreç içerisinde.

Yemek yapmayı öğrendim mesela. Sucuklu yumurta yaparken yumurta kabuklarını tencereye düşürüp malamat ettiğimden bahsetmiştim mesela ama sonrasında ilk yemeğim mantarlı tavuk sote oldu. Yemeğin yapılış esnasında başından sonuna kadar destek olan Milis’e sevgiler, Whatsapp’tan görüntülü arayıp tuttum adamı “tavuğu şimdi mi atıyoz, hala beyaz bu, olm ilginç sesler var yemeği mi bozduk acaba” gibi saçma sorularıma rağmen bağlı kaldı, yol gösterdi, eyvalla bro.

Blog için yeni tasarımı bitirdim, tasarımı duyurmak için ayrı bir yazı yazmak istedim fakat tasarımı yayına alırken sarhoştum biraz, çalapaça hakkımda sayfası da yazmışım ertesi gün farkettim. O kafayla tasarımı duyurmadığım iyi olmuş ne saçmalıcaktım kim bilir. En azından yayına almayı başarmışım sorunsuz sıkıntısız. Hoş, biteli epey oluyor, yayına almak için niye bu kadar beklediğimi de anlamadım, vardır bi bildiğim. Tasarımı yaparken Adem İlter YouTube kanalından faydalandım çoğunlukla, bilmediğim ya da bildiğimi sandığım çok şey varmış, hazırladığı dersler çok faydalı oldu, vesile ile kendisine buradan da teşekkür ederim. Başından sonuna kadar her konuda ciddi fikir desteği sağlayan Kafa ekibine bilahare teşekkür ederim, sadece tasarım konusunda değil her konuda tam destek canını yedimin herifleri. Tasarımı yine çizmeden, Tailwindcss ve Gulp kullanarak deneme – sorma / yanılma yöntemiyle kodlamaya oturdum direkt. Her nedense önce tasarımı çizmek büyük külfet geliyor bana, halbuki önce çizip sonra kodlamaya otursam belki çok daha erken çıkaracaktım tasarımı, çok daha stabil olacaktı ki doğrusu da budur zaten, gittik yine kulağı tersten tuttuk iyi mi, yine kaza bela iyi çıktı tasarım.

100 kiloyla başladığım 2021 yılına 83 dolaylarında devam ediyorum. Yemeyince veriliyormuş gerçekten, gerçi benimki yememek değil yiyememek gibi ama neticede yine gelinmek istenen noktaya yaklaşıldı. Bu konuda da yemek yapma konusunda olduğu gibi Milis’in desteği büyük, yine sağol len bro. Erken sevinmek gibi olmasın diye yazıp yazmamak arasında gittim geldim bu kilo verme işini, asıl hedef 77 çünkü, ha gayret diyip devam edicez. Ha madem öyle neden yazdın Tahsin? Başarı başlığının altını doldurmam gerektiği için yazdım, dua et “yeha bugün 7’de kalkmayı başardım!” gibi çer çöp veri doldurmuyorum buraya. Aslında bakıldığı zaman kişisel blog yazılarının alayı çerçöp, kimseye faydası olmayan yazılar da, yazıyoruz yine de, bilemiyorum Altan.

Sevdiğim işten para kazanıcam aşkı bu ara çok yoğun hissettiriyor kendini. “Acaba freelance çalışsam Ankara’ya yerleşebilecek kadar para kazanır mıyım” düşüncesi, yoğun bir Ankara❤ aşkı, yine Kafa grubunda sohbet esnasında geçmiş “kod yazayım da ne olduğu önemli değil, kod yazmak iyi hissettiriyor” benimsemesi… Hayır lafın neyini benimsediysem amk, kodladığımız da anca blog tasarımı, neyse. Bi’ yerden başladım koddan para kazanmaya da sevgili okur. Bir mimarlık & mühendislik sitesi üzerinde ve Pena’nın tasarımında uğraşlarım hala sürüyor. Mimarlık sitesi bitmeye yakın, bittiğinde zaten yüksek ihtimal paylaşıcam onu da çünkü çok hoşuma gidiyor şu anki görüntüsü. Bu başlıkta da haberler iyi.

Tüm bunların haricinde biraz kafa yapım da değiştiğinden sanırım, bilgisayar anlamında daha özgür olabileyim diye masaüstünü bırakıp Monster laptop’a geçtim, şansımın maşallahı var sıfır bilgisayarda ölü piksel çıktı, değişim talep ettim, yeni gelende de aynı şekilde. Şimdi 1 hafta bilgisayarsız kalsam sıkıntı çekmeyeceğim ilk fırsatta tekrar göndereceğim ekran değişimi için.

Bilgisayar alırken tek seferde o kadar para bayılmayayım, taksit imkanlarına bakayım, kredi kartına başvurayım gibi bir düşüncem vardı. Şu yaşıma geldim ne kredi çektim ne kredi kartı kullandım, haliyle kredi notum oluşmamış. Aklınıza gelebilecek her bankaya gittim kredi kartı için, notum düşük/oluşmamış diye vermediler. Bre amk godomanları, hiçbiriniz kredi kartı vermezseniz ben nasıl oluşturucam bu kredi notunu diyemedim tabi. Son çare YapıKredi’ye gittim, orada da 2012 yılından bi’ başvurum zaten onaylanmış, kartı göndermişler almamışım. Sonrasında sordum, “kampüslere falan kız mı gönderiyodunuz öğrencilere kredi kartı çıkartsınlar diye o yıllarda?” dedim, “evet” dedi, muhtemelen o sıra yardımcı olma niyetiyle başvurdum sonrasında da almadıysam demek ki, neyse, o işi de bu şekilde hallettik.

Laf arasında söyleyim, Xiami Mi 9T incelemesi yaparız demiştim bi yazımda, o incelemeyi yapana kadar Clubhouse muhabbeti üzerine bi’ arkadaşımın hediyesiyle iPhone 11’e geçtim, böyle de kral, böyle de “dinsiz” arkadaşlarımız var, buradan da teşekkür edeyim kendisine (kendine taktığı isim dinsiz bu arada), sağolsun.

Velhasıl, yolunda giden şeyler olduğu gibi gitmeyen şeyler de var fakat bi’şeyler yolunda gitmese de sıkıntı değil. Öncesinde de söylediğim gibi, tüm hayatım tam bir kaos olsa bile “en azından bunca şeyin bi’ parçasıyım, bi’şeylere dokunabilmişim” pollyannacılığı var içimde, zaten hiçbir zaman her şey yolunda gitmez, yolunda gittiğini düşünen varsa kuytu köşede bi tekrar gözden geçirsin hayatını.

Bu gecelik benden bu kadar, olumsuzluklardan bahsetmeden bir blog yazısı bitirebildim ya helal len Tahsin. Tasarımda bir hata veya “bence olmamış” dediğiniz bi’ yer varsa mtahsinsungur[at]gmail.com adresine mail olarak veya yorum yazarak bildirebilirsin, görüşmek üzere.

Eyvalla!