Eğer ölürsem, bu tertemiz bir fırsat
Bazen en çok anneler üzülür. Bazı duyguların dışavurumu gecenin körüne tekabül ettiğinden arka balkon sigaraları, yalnızlık promilleri tavanı teğet geçer. Sorgulamaların en büyüğü duvar manzaralı bi pencereden kağıda dökülür. Bu gece, aslen tam da o gece.
Soruların bile meçhul olduğu fakat cevapların da kattiyen tatmin etmediği şu gecelerde bazen kapının eşiğine promil hali tavanken teşrif edilir. Bahsi geçen üzgün anneler cam kenarında vakt-i zamanında eşlerini beklemişken bu defa evlatlarıyla sınanır. “Aç mısın” dışında sorular duymazsınız, belki “iyi misin”. Alışılmış cevaplar verilip bir yatağın üstünde yüzüstü uzanmış birinci ağızdan sorgular devam ederken hesaplaşmanın finalinde bilinçaltından tek bir cevap gelir, yani genelde böyledir; eğer ölürsem, bu tertemiz bir fırsat.
Gün henüz bitmemişken başlamaya çalışır bazı saatlerde, adına şafak vakti diyorlar, öyle duydum. Yanında olunamayan dostlar, hal hatır sorulamamış tanışların suallerine verilecek cevap dahi bulamadığım anlar. Ağzım biraz bozuk, bardağım biraz dolu, promilim biraz yüksek önümde yarıdan az kalmış viski şişesi dururken herkese yetmeye çalışıp bir yandan da kendime varamamışım gibi. Bunca sorumluluğun tam ortasında nefes almaya uğraşıyorken akıldan geçen tek cümle; eğer ölürsem, bu tertemiz bir fırsat.
Sabahın ilk ışıklarında yırtılmayı bekleyen birkaç sayfa mevcut. Aklımın oyunlarıyla süslenmiş kabusların ortasındaki uyanışların anlamlandırılmaya çalışmasının başarısız sonuçları sigara dumanı olarak geri dönüş yapıyorken bir yandan da şahsımı derman gören efendilere yetmeyi denemelerim tek bir cümleyle geri dönüş yapadursun, biri kısa biri uzun olmak üzere vücut bulmuş iki okun gösterdiği yöne doğru haykırmak isteğim son bulmuyor onca yol denedim, kirli sakalların arasından dağılmış birkaç kelime mevcut yalnızca; eğer ölürsem, bu tertemiz bir fırsat.
İçerimde öldürülmüş onca kelime dahil onca hissiyatın arasında birtakım kurtuluş çabalarının kiri-pası, bu kadar kolay da temizlenemezdi, afedersin, alkol bir bahane değildir. Bilinçaltı gerçektir, gözlerini kapattığında sayıkladığın kelimeler, ne yazacağını bilmediğin anlarda yazabilmen için imkan verildiğinde dökülen her bir kelime bir gerçekliktir nezdimde. Beni özgür bırakırsanız ağzımdan dökülecek yegâne cümledir; eğer ölürsem, bu tertemiz bir fırsat.
Görüşme-me-k üzere.
Yazıyı senden bağımsız, bir öykü yazmışsın gibi okudum: On numaraydı, etkileyici bir öyküydü. Yazının kahramanını sen olarak düşünmediğimde her şey güzelken kahramanın yerine sen geçince pencere kenarında yol gözleyen dertli anne oluverdim birden ve sonra gönülden bir temenni canlandı; yaşasın ve ummadığı kadar güzelleşsin hayatı.
Şahsen şu an yazarkenki ruh halimle alakam yok, o yüzden öykü niyetine devam edebiliriz. Her güne başka hikaye, başka kahraman sığdırıyoken dünün karakterine üzülmeyelim abi, umarım her şey herkes için güzel olur :)
Yıllardır okuttukların arasında en ürkütücü içerik olabilir :/
Böyle durumlarda sadece yıllardır söylediğim şunları getir aklına hacı; “benim canım tatlı, kalbim kırıldı diye ortalığı ayağa kaldırıyorum, canıma nasıl kıyayım amk”
Blogunuza şans eseri denk geldim hocam cidden harika bir kaleminiz var.
Blogunuzu artık sık sık takip edeceğime emin olabilirsiniz.
Sevgilerimle..
Teşekkür ederim dostum, sağolasın
“herkese yetmeye çalışıp bir yandan da kendime varamamışım gibi”
Tertemiz bir yazı! Hüzünlü ve güzel…
Şükür o hissi de bu yazıda bırakmışım Allahtan getirmemişim bu güne. Teşekkürler efenim.